Bilindiği üzere Coronavirüs (Covid-19) olarak bilinen bulaşıcı hastalık, dünya Sağlık Örgütü’nün 09.03.2020 tarihli raporuna göre 100’den fazla ülkede yüzbinlerce teyit edilmiş küresel vaka ile kayıtlara geçmiş ve Coronavirüs için 02.03.2020 tarihi itibari ile küresel risk seviyesi “yüksekten”, “çok yüksek” seviyesine çıkartılarak, Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise bu hastalık Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir.
Hastalığın küresel boyutta olması sebebiyle tüm insanları ilgilendirmesi ve herkesi etkileyebileceğinden ötürü hukuki olarak çeşitli uyuşmazlıklar çıkacaktır.
Bizde Liberta Hukuk Bürosu olarak ceza hukuku ve infaz hukuku bakımından oluşabilecek başlıca sorunları incelemeye çalıştık.
KARANTİNA ŞARTLARINA UYMAYANLARA KARŞI TCK, HAPİS CEZASI ÖNGÖRMEKTEDİR.
TCK’nın Kamu Sağlığına Karşı Suçlar Bölümünün 195. Maddesinde; “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü amirdir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde kamu sağlığını korumayı ilke edinmiştir. Burada bulunan karantina kavramının geniş yorumlanması gerekmektedir. Yurtdışından getirilen vatandaşlarımız için tahsis edilen öğrenci yurtları v.b. karantina alanları haricinde evde de karantina altına alınmasına karar verilen kişileri de kapsamaktadır. Haberler de hepimiz görmekteyiz ki maalesef insanlar karantina uygulamasını ihlal etmeye yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Tabii ki bu tür olaylar karşısında TCK 195. Madde uygulama alanı bulmaktadır. Bu doğrultuda karantina şartlarına uyulmamasının müeyyidesi hapis cezasıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki; bu suç şikayete bağlı bir suç değildir. Savcılık re’sen harekete geçerek soruşturma başlatabilecektir.
ENFEKTE OLAN BİR KİŞİNİN BAŞKASINA VİRÜS BULAŞTIRMASI YOLUYLA ÖLDÜRME VEYA YARALAMA SUÇUNUN ORTAYA ÇIKMASI
TCK bulaşıcı hastalığı bir başkasına bulaştırılması bir suç tipi olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle failin ceza sorumluluğunun belirlenmesinde maddi unsur gerçekleşirken yani eylem gerçekleşirken bu eylemin gerçekleşme şeklindeki manevi unsura da dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere bu hastalık sağlıklı olan kişinin enfekte olan kişi ile fiziksel temasa geçmesi gerekmektedir. Bununla birlikte hapşırma, öksürme gibi yollarla da geçmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamış olduğu hastalık belirtileri bulunan bir kişi herhangi bir önlem almaksızın hayatına kaldığı yerden devam etmesi ve bu doğrultuda hastalığı başkalarına bulaştırması nedeniyle başkasının ölümüne veya yaralanmasına sebebiyet vermesi halinde bilinçli taksirden söz edilebilecektir. Nedeni ise enfekte kişi, sağlıklı bir bireye virüsü bulaştırdığı zaman sağlıklı kişide belirtilerin baş göstermesi 2-14 günü bulabilmektedir. Bu doğrultuda fail ile netice arasında illiyet bağının kurulması güçleşmektedir. Sonuçta hasta olan kişi de belirtilerin baş göstermesi, gerekli testlerin uygulanması ve bu testlerin sonuçlanmasına kadar günler geçmektedir. Bu nedenle fail ile netice arasındaki illiyet bağı sağlıklı bir şekilde kurulamayacaktır. Kısaca bu eylemin doğrudan kast ile işlenmesi mümkün değildir.
Şimdilik bu hastalık ile ilgili olarak gerek doktrin gerekse de Yargı kararları olmadığı için Olası kast ile bilinçli taksir ayrımı Yetkili Makamların duyuruları ve aldıkları önlemleri baz alınarak belirlenebilir.
Hastalığı bulaştığı kişinin ölmemesi halinde yine olası kast ile bilinçli taksir hükümleri haricinde yaralama suçu oluşmuştur. TCK’nın 86. Maddesinde kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. İlgili madde de; “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü amirdir. Amir hüküm doğrultusunda virüsü bir başkasına bulaştıran kişi, virüsü bulaştırdığı kişinin sağlığının bozulmasına sebep olduğu için TCK’nın 86. Maddesi uygulama alanı bulacaktır.
Corona virisü nediyle, virüsün bulaştığı kişinin ölümü gerçekleşmesi halinde durumun şartlarına göre; TCK’nın 81 ve devamı maddelerinde düzenlenen “öldürme suçu (kasten/taksirle/ihmali davranışla)” hükümleri uygulanabilecektir.
Tüm bunlara ek olarak, karantina tedbiri altında olan bir hastanın kaçarken bir kamu malına zarar vermesi halinde, o kişi hakkında TCK 152’nci maddesinde düzenlenen “mala zarar verme” suçu bakımından da soruşturma yapılabilecektir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere bu hastalığın doğrudan kasta ile bulaştırılma ihtimali bulunmamaktadır. Hastalığı bulaştırması noktasında olası kast veya bilinçli taksir kavramlarından söz edilebilir.
TCK’nın 21/2 maddesinde olası kast kavramı düzenlenmiştir; “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.” Hükmü amirdir.
TCK’nın 22/3 maddesinde ise bilinçli taksi kavramı düzenlenmiştir. İlgili madde de “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.” Hükmü amirdir.
Yukarıda anılan amir hükümler doğrultusunda Covid-19 semptomları bulunan bir kişi belirtilerin ortaya çıkmasından itibaren gerekli önlemleri almaması durumunda ceza sorumluluğu ortaya çıkacağı sabittir. Somut olayın durumuna göre faile verilecek ceza değişkenlik göstermektedir.
CORONAVİRÜS (COVİD-19) SALGINI NEDENİYLE, HAKKINDA DENETİMLİ SERBESTLİK HÜKÜMLERİ UYGULANAN KİŞİLERİN VE AÇIK CEZA İNFAZ KURUMLARINDA BULUNAN HÜKÜMLÜLERİN DURUMU
TBMM tarafından 14 Nisan 2020 tarihinde kabul edilen 7242 sayılıtorba yasanın 53. Maddesi ile 5275 sayılı Kanuna geçici 9. Madde eklenmiştir. İlgili madde doğrultusunda Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişiler ve açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler hakkında da önemli düzenlemeler yer almıştır.
İlgili düzenleme doğrultusunda, açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişiler 31 Mayıs 2020 tarihine kadar izinli sayılacaktır. Salgının devam etmesi halinde; verilen izin süreleri, sağlık Bakanlığı’nın önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından 2 ayı geçmemek üzere 3 kez uzatılabilecektir.
KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇUNUN CEZASININ İNFAZI DURUMU
Covid-19 sebebiyle alınan tedbirler ile Çek Kanununda değişiklik yapılmıştır.
25.03.2020 tarihinde 7226 sayılı Torba Kanun mecliste kabul edilmiştir. Torba Kanun’un 49. maddesi ile 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.
(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.
(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.
(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.
(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.
(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”
Yukarıda yer alan amir hüküm doğrultusunda 24.03.2020 tarihinden önce karşılıksız çekten mahkum olanların cezalarının infazı durdurulmuştur. Hükümlü tahliye edildikten sonra en geç 3 ay içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmı ise 2 ayda bir 15 eşit taksitle alacaklıya ödenecektir. Bu durumda ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir. Hükümlü taksitlerden birisini süresi içerisinde “ilk defa” ödemediği takdirde; ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenecektir. Yani ilgili hükümle birlikte aslında hükümlüye bir defaya mahsus olmak üzere taksiti aksatma imkânı getirilmiştir.